27 Mart 2025

YAŞANMAMIŞ GİBİ

ile Sevgi Özer

İnsan kalbine birini alınca, sevgisine karşılık bulunca ilkbaharda çiçek açan bahçe gibi rengarenk oluyor. Gel gör ki her sevgi ömür boyu sürmüyor. Kimi bir anlık heves oluyor…

“Anısı var” sözü üzerine bu yazıyı yazmaya karar verdim. Olaya hem duygusal hem de bilimsel açıdan yaklaşacağım. İnsan birini sevince kendinin üst versiyonunu görüyor sanki. Bir insandan iki kişi çıkıyor. Daha güçlü, umutlu oluyor insan. İnsanlar bazen anlaşamıyor, berbat oluyor her şey. Beraberken yapılan her güzel şey insanın ciğerini yakıyor, burnunun direğini sızlatıyor. Ayrıldıktan sonra insan ikilemde kalıyor. Geri dönse aklına ve gururuna yediremiyor, kalsa gönlüne laf geçiremiyor. Ayrılığın ilk demlerinde insanın kafası bir türlü susmaz. O kişiyi, konuşmalarını, anılarını unutmak ister. Sil desen silinmez. Yaşanmıştır bir kere. Anısı vardır artık. Sus desen dili susar da gönlü, zihni konuşur insanın.

Anı kelimesi anmak fiilinden gelir. Anmaktan anı… Zamanı da kişiyi de anar insan. Anısı var cümlesinde mekan mıdır önemli olan bilmiyorum. Mekana değer katan da bir insan nihayetinde. İki kişinin enerji ve sevgi kattığı o mekana bir zaman sonra tek başına gidersin, geçmek zorunda kalırsın o mekandan. İki kişilik anıya tek başına bakarsın. Başkasının penceresinden bakar gibi. Ayrılığın başında insan o kişiye kandığı ve vakit ayırdığı için kendine kızar. Öfkesi hem kendinedir hem de sevdiğine. İnsan sanırım en çok sevdiğine öfke duyuyor. Zamanla ayrılığı kabulleniyor insan zor da olsa. Ayrılığı kabullenince daha güçlü hissediyor kendini. “Ben başardım, tek başıma ayakta durabilmeyi başardım “diyor. İnsan sevince kendini, öfkesi ile onu yerle yeksan edeni bile güzel hatırlıyor. Bu sevgi anılara, acılara tebessümü doğuruyor. O tebessümde bir burukluk olsa bile insanı iyileştirip büyütüyor.