14 Nisan 2025

BİR GÖNÜLDE ÖZLEM

ile Mahmut Noyın

Ne hızlı geçiyor şu dünya hayatı. Daha seni tanıyalı ne kadar oldu?
Ne baharlar geldi geçti o tohumun filizlenmesi için… Tekrardan bir
bahar, etrafa görkemiyle göz kamaştırdı. Kendinden zerre zerre pay ettiği
ağaçlar ne güzel yeşerdi. Peki ya onca çiçeğin etrafa yaydığı koku
cümbüşüne ne demeli. Renklerin birbiriyle dans etmesine…
Mamafih bu bahar havasındaki soğukluk nedir? Nedir senin döktüğün bu
yapraklar? Nedir o tatlı güneşin altında üşümem? Ey çınar! Bitti değil mi?
Geldi her mahlûkatın tadacağı o an! Toprağın, havanın ki güneşin dahi tir tir
titremesi gitmenden midir? Cümle hayvanâtın bağırışları… Anlıyorum… Yavaş,
yavaş… Uzaktan gelen habercilerin çığlıklarını; güle âşık bülbülün sessiz,
hüzünlü şarkısını dinliyorum. Dayanamıyorum. Kapatıyorum kulaklarımı ama
dinmiyor ki yüreğimdeki sesler. Susturamıyorum onları. Dökülüyor, yalnız o gün
tükenecek kelimelere. Uyanmak… Adım adım biraz daha ilerlemek… Her anki
nefes alışverişlerim hiç acıtmamıştı içimi. Her gün teptiğim, tozuttuğum yolların
bitmemesine ne demeli? Hiç bir şeyin tat vermemesi, özleminden midir?
En çok da toprağın sunduğu tek odalı evine dönmemek üzere kapanman acıtıyor. Bu kadar
acıtmamalı ayrılık. Fakat onca acıma teselli olsun diye rağmen dua ediyorum Rabbime.
Belki huzurunda, belki rüyalarımda seninle bir cümle dahî olsa hasbihâl edeyim…