BAHARIN KUCAĞINDA BİR ÖĞLE UYKUSU SONRASI
Tatlı bir öğle uykusunun ardından uyanıyorum. O mahmurlukla etrafa bakınıyor ve dinliyorum. Kuş sesleri… Telefonumu el yordamıyla bulup ekrana bakıyorum. Saat 5 olmuş. Yavaşça yatağımdan sıyrılıyorum. Bedenim sıcacık yorganın altından çıkmak istemese de bahar kokusu ve beni dışarıya davet eden kuşların şarkısına karşı koyamıyorum. Lavaboya, yüzümü yıkamaya yollanıyorum. Yüzüme birkaç kez su çarptıktan sonra kendime geliyorum. Vücudum titreyerek mahmurluktan sıyrılıyor. Karnım ise bu irkilmeyle garip sesler çıkarıyor. Düşüncelerim peşi sıra zihnime hücum ediyor.
Yoğun bir günün ardından uyuyarak zihnimi ve bedenimi dinlendirsem de artık onları beslemem gerekiyor.
Dolapları karıştırıyorum ve sanırım ne yapacağıma karar verdim bile. Soslu makarna! Bir öğrenci için vazgeçilmez menü. Hafifçe kıkırdıyorum.
Üstüme bir hırka giyindikten sonra eksik malzemeler için çıkıyorum. Evimin zemin katta olması ve iki adım ile binadan ayrılmam vesilesi beni; ağaçların, kuşların ve daha nice bahar alametinin arasında bırakıyor.
Derin bir nefesten sonra yol boyunca ilerlemeye başlıyorum. Bazı kediler yanımdan miyavlayarak geçiyor, kimi koşuşturuyor.
Gökyüzünün maviliğine doğru dalmak için kafamı hafifçe yukarı kaldırıyorum.
Huzur…
Güneşin ışık huzmeleri ağaçlara çarparak nazikçe serpiliyor. Kuşlar ise eğlenceli bir oyun oynuyormuş gibiler.
Gözlerim etrafı izliyor ve dinliyor. Karşıdan gelen komşuları fark ediyorum.
-İyi akşamlar efendim.
Onlarında bu bahar neşesiyle doldukları her hallerinden anlaşılıyor. Ve koro halinde:
-İyi akşamlar!
Bu sesler gülümsememe yol açıyor.
İlerledikçe adımlarım hafifliyor. Zıplasam bulutlara dâhi dokunabilirim sanıyorum. Kuşlarla birlikte uçabilir bu dünyanın kısıtlı huzuruna sonsuza dek varabilirim. Yol boyunca tadına varıyorum bu duyguların. Bir daha bulamayacakmışçasına…