VİŞNELİ ELEGAN
Küçük bir çocukken saymayı öğrenmiştim şekerleri,
Bir bayramın öğleden sonrasında.
Avuçlarımdan kayıp giden her şeye
Birer birer eksildikçe daha da sıkı
Sarıldığımı.
Kaç bayramdı saymayı bırakmıştım.
Mesela yıldızları…
Saymıyorum artık ve bakmıyorum da…
Geceyi soyunuyorum,
Sessizliğin içime doluşunu izliyorum.
Dizlerime dökülen karanlık,
Bir çocuğun korkusu kadar soğuk,
Ve bir yetim gibi ürkek.
Ah, bir mezar taşına kazınası bir cümle gibi suskunum.
Adımı sorsan,
Ben
Ben bir kadın,
Şairim…
Ellerimle sarılıyorum kendime,
Bir insana dokunur gibi değil,
Kendi kırık kaburgalarıma yaslanır gibi.
Kendime sarılıyorum,
Kalbimi öpemeyeceğimi bile bile.
Bir çocuğun sudaki yansımasına uzanışı gibi bakıyorum kendime,
Belki bir iz, belki bir kırıntı kalmıştır diye.
Ama bekleyin, bekleyin!
Bir gün anlatacağım size;
Eksilmeyen bir şeyin var olup olmadığını,
Bir ölünün bile gülümseyebildiği günü,
Bir kuşun kendi kanatlarını unuttuğu günü,
Bir insanın kendini ilk defa affettiği günü…
O gün hiçbir şeyi saymayacağım artık.
Ne eksilenleri ne kalanları ne de adını bilmediğim şeyleri.
Sadece var olacağım.
Ellerimi uzatmadan dokunacağım
Her şeye…
Anlaşılmamaktan yoruldum.
Anlatmaktan yoruldum.
Sıkıntılardan yoruldum.
Başkalarına çalışmaktan yoruldum.
Kendim için hiçbir șey
yapamamaktan yoruldum..
Artık kendimi bile doğru düzgün
tanıyamamaktan yoruldum..
Kendime güvenememektende yoruldum.
Dogru dizgin sevmeyi
becerememekten yoruldum.
Severken abartmaktan yoruldum.
Seviyormuş görünenlerden yoruldum,..
No comment!