ÇAMAŞIR İPİNDE SALLANAN BENLİK
Çatı çıkış penceresinden bakıyorum.
Dünya aşağıda, ben yukarıdayım
ama özgür müyüm?
Çamaşır ipinde sallanıyor korkularım,
ve dizilmiş odunlara yaslanıyorum.
Gölgemin tekliğinde asılı kalmışım.
Ben miyim o?
Sızan bir ışık huzmesinin insafına kalmışım.
Dizlerime bakıyorum, yaralar içinde…
Çamaşır ipine kuruyorum hayallerimi,
karanlık bir çatı katında.
Ama ben ne zaman güneş gördüm?
Ne zaman rüzgâr beni nazikçe sardı?
Beni ya fırtına aldı,
ya gölgeler sakladı.
Oysa sadece olmak istedim:
Doğmak. Büyümek. Sevmek. Gülmek.
Sonra büyüdüm,başka düşüşler öğrendim.
İzleri görünmüyor artık.
Bir kadının dilinden konuşuyorum:
Beni duyan var mı?
Yoksa sesim yine rüzgâra mı karışıyor?
Bir çamaşır ipinde sallanan elbise kadar bile
görünür değil miyim?
Ben neden bir şehre sığamıyorum
ya da sığdırılamıyorum?
Neden?
Tekrar soruyorum:
Beni kim çizdi?
Beni kim kalıplara soktu?
Beni kim küçülttü?
Ve ben kendimi nasıl büyüttüm?
Çamaşır ipinde ne sallanıyor?
Rüzgâr esiyor.
Güneş batıyor.
Gökyüzü kızıllıyor.
Ben oradayım.
Ben buradayım.
Ben,
her yerdeyim.
Ben,
hiçbir yerdeyim.