ZAAFIN ADI: İNSAN
Bazı kelimeler vardır; duyulduğu anda içimizde bir yankı bırakır. “Zaaf” da onlardan biridir. İlk duyuluşta bir kırılganlık izlenimi uyandırır kulağımızda. Zayıflık, düşkünlük, teslimiyet… Oysa bu kelimenin içi, göründüğünden çok daha derindir. Her zaaf, insanın çatladığı yerden sızan iç ışığı, varoluşun kırılgan ama hakiki bir parçasıdır. Özellikle bir insana duyulan zaaf… İşte o, yalnızca kişisel bir eğilim değil, varlığın özüne açılan bir kapıdır.
Birini zaafın olarak görmek, ona karşı savunmasız kaldığın anların itirafıdır. Ancak bu itiraf, bir yenilgi değil; bir bilgeliktir. Çünkü insan, en çok açıldığı yerde kendisidir. Maskeler orada düşer, kelimeler susar ve suskunluk konuşur.
İnsanın en derin arzusu, anlaşılmak değil, hissedilmektir. Bir bakışta, bir dokunuşta, bir suskunlukta varlığının bütün ağırlığıyla kabul görmek… Birini zaafın olarak tanımlamak, onunla eksilmediğini, aksine kendine daha çok yaklaştığını bilmektir. Çünkü zaaf, seni senden çıkarmaz, seni sana döndürür. Dış dünyada giydiğin rollerin, maskelerin ve savunma duvarlarının ötesine geçmeni sağlar. Kalbinin sesini duyurur sana. Bu yüzden, bazı zaaflar bir düşüş değil; bir yükseliştir.
Sokrates der ki: “Kendini bil.” Bu bilgi, çoğu zaman başkasında kendine rastlayarak gelir. Onun gözlerinde kendini görmek; hem bir başkasının tanıklığında var olmak hem de kendi varlığına şahitlik etmektir. Böyle bir zaaf, aslında bir aydınlanmadır. Bilincin, kalp hizasına indiği andır. Belki de insanın en çok korktuğu şey tam olarak budur: Gerçekleşmek. Birinin gözlerinde görünür olmak, maskesiz, savunmasız, çıplak hâliyle var olmak. Bu yüzden bazen kaçarız. Oysa her kaçış, kendimizden bir şey yitirmektir. Çünkü hakikate en yakın hâlimiz, en savunmasız olduğumuz anlarda belirir.
Kimi insanlar vardır; hayatına girdiklerinde seni sarstıkları için değil, sende bir şeyi açığa çıkardıkları için kalıcı olurlar. Onlar senin zaafın değildir yalnızca; aynı zamanda senden taşan anlamındır. Seni sen yapan, seni seninle yüzleştiren bir özdür .Zaafını küçümseme. Çünkü belki de en insanca hâlindir o. Birini zaafın olarak sevmek; onunla kendini tamamlamak, kendinde eksik kalan yerlere onun varlığıyla dokunmaktır. Belki de bu yüzden, en güzel zaaflar, içimizde en derin yankıyı bırakanlardır .Zaaflarımıza selam olsun…